top of page

Genetik İlmine Göre Türler Birbirine Dönüşebilir mi?

  • Editör
  • 27 Ağu 2024
  • 5 dakikada okunur

Bismillahirrahmanirrahim

   Genetik ilminin henüz yeterince gelişmediği bir dönemde ingiliz biyolog Charles Darwin, Kısaca söyleyecek olursak, tüm canlıların ortak bir atadan türediğini ve türlerin daha sonra birbirlerine dönüştüklerini (Evrildiğini) varsayan “Evrim Teori”sini ortaya atar. Ancak Evrim teorisini detaylandırıken türlerdeki tarihsel tekamülü oldukça abartır ve bu tekamüllerde yaratıcının müdahalesini dikkate almaz. Bu tekamülleri tesadüf, doğal seçim vb. felsefelerle izah etmeye çalışır.

   Türlerdeki ve türler arasındaki çeşitlilik, bir yaratıcıyı kabul etmeniz durumunda açıklanabilir bir hale dönüşmektedir. Aksine, bu durumları sonsuz kudret sahibi bir yaratıcı  dışında açıklamaya kalktığınızda, bulduğunuz şeyler ne olursa olsun Ateizmin bir argümanı haline gelmektedir. İşte evrim teorisi de doğruları ve yanlışları ile bu durumdan nasibini almış ve (objektif bilim adamları dışında kimi çevrelerce) ateizm inancının olmazsa olmazı bir mahiyete sokulmuştur.

    Türlerdeki varsayılan değişiklik ve bir türden diğer bir türe dönüşme, her şeye ve bu arada genetik yapıyı değiştirmeye gücü yeten bir yaratıcı varsa neden olamasın? Peki, İslam açısından bu durumun mahzuru nedir öyleyse?

·        Tarih boyunca değişik örneklerini gördüğümüz değişik türlerdeki canlılar en başından beri hep birbirinden mi evrilmiştir? Yoksa ilk başta yoktan yaratılıp daha sonra çeşitli şekillerde inşa ve tekamüle mi uğramışlardır?

·        Tarih boyunca keşfedilen birbirine benzer türlerin giderek daha mükemmel hale gelmeleri (iddiasını ortaya atanlar için) aslında bu durum bir yaratıcının bilinçli müdahalesini göstermez mi?

·        Tarih boyunca, türlerde gördüğümüz ve birbirine dönüştüğünü düşünmemize yol açan benzerlikler aslında ayrı ayrı yaratılmalara işaret olamaz mı?

·        İddia edilen evrim olayı her tür için geçerli midir?  Mesela diğer türlerde çeşitli yaratma ve tekâmül olayları devam ederken, İnsan türü tarihin bir döneminde istisna olarak topraktan yaratılma ile varlık sahasına ilave edilmiş olamaz mı?

   Ateizm mantıksızlığını terkedip yaratıcıyı kabul ettiğinizde ve kavramları daha tutarlı hale getirdiğinizde konuyu daha net olarak görme ve kavrama durumu ortaya çıkmaktadır. Karmaşıklık, istisnaları hesaba katmadan ve her türlü meydana gelişi kabul etmeksizin olayları aşırı genelleştirmekten ve dini kavramların hakikatte ne ifade ettiklerini tam olarak tefekkür etmeden her şeyi baştan reddetmekten kaynaklanmaktadır.

   Evrimcilerin uğraştığı ana mesele, türlerin çağlar içinde birbirine dönüşmesi iddiasıdır. Dünyaya baktığımızda, aynı türden canlılarda bile değişik şekilleri görürüz. Erik meyvasının dünyada yüzlerce çeşidi vardır. Elma için de ayni şey geçerlidir. Dünyada pek çok maymun çeşidi vardır (Orangutan, goril, şempanze vb)  İnsan olarak bile Avrupalı ile Afrikalı birbirinden çok farklıdır.

   Biyolojik olarak canlıların ayni tür sayılabilmelerindeki kriterlerden birisi, birbirlerinden üreyebilmeleri ve bu yeni meydana gelen canlının soyunu devam ettirebilmesidir. Mesela, at ve eşek çiftleştiği zaman katır olur. Ancak katır melez bir canlıdır ve soyunu devam ettiremez. Yani katır ile katır çiftleşince yavru meydana gelmez. Aşılama ile üretimiş melez bitkiler bile bir müddet sonra orijinal hallerine dönmektedirler.  Tabiatta yaratıcı tarafından türlerin saflığının korunması için böyle bir kanun konulmuş.

   Genetik yapıda her hangi bir sebeple (radyasyon vb) meydana gelen değişiklikler sonucu anomalili canlılar doğabilir. Ancak bu tür bir değişiklik daha mükemmel bir canlı olması şöyle dursun, hastalıklı anormal bir varlık meydana getirir.

   Genetik yapıda olabilecek değişiklikler de döllenme veya radyasyon yanısıra beslenme, vektörlerle kanın transferi, emzirme, kan verme gibi diğer etkilerle de olabilir.

      Evrimcilerin iddia ettikleri gibi, bir türün başka bir türe dönüşmesi gündeme geldiği zaman esasında genetik yapının değişmesinden söz ediyoruz demektir. Böyle bir şey mümkün müdür? Bu durum genetik ilmi ile bağdaşabilir mi? O halde, günümüzdeki canlılarda genetik yapının şu veya bu sebeple değişmesi durumunda genetik unsurun yapı taşı olan DNA’da gözlenen olaylara bir göz atalım.   

   İnsanın genleri 22 çift otozom, 2 tane  de cinsel olarak toplam 46 kromozomdan meydana gelir. Kromozomlar da DNA lardan meydana gelir ve DNA paketleridir. DNA lar, 4 çeşit nükleik asitten oluşru. Timin, Adenin, Guanin ve Sitozin. Bu aminoasitlerin sonsuza varan farklı diziliş kombinasyonları, canlılardaki çeşitli özellikleri ve farklılıkları ortaya çıkarır. Çeşitli göz renklerinin, saç renklerinin, mizaç farklılıklarının, boy uzunluklarının vb. temeli bu kombinasyon farklılıklarıdır. Bu kombinasyonlarda türün kendi içinde değişiklikler olabilir. Bunlardan bir kısmı tabii sebeplerle olur. Mesela genetik yapısı farklı olan iki insan evlendiğinde onlardan doğan bebek, anne ve babadan aldığı genetik malzeme ile farklı kombinasyonlar oluşturarak doğar.

   Genetik yapı, tabii olmayan sebeplerle de değişikliğe uğrayabilir. Bunlar arasında en iyi bilinen Radyasyondur. Bu sebeple hamilelerin röntgen odasına girmesi yasaklanmıştır. Radyasyon kromozom yapısını değişik şekillerde değiştirir. Kromozomun bir kısmının kopmasına (Delesyon), kromozom sayısında değişmeye veya kromozomun yapısında bulunan DNA lardaki dizilimin değişmesine (Mutasyon) yol açabilir. Ancak, her iki durum da daha iyi bir sonuca değil, genetik hastalıklara sebep olur. Toplumda çok iyi bilinen Down sendromu gibi (21nci kromozom grubunun 2 olması gerekirken 3 olması=Trizomi 21).

   Peki kromozomlardaki bu durumu düzeltme mekanizmaları yok mudur? Bu tamir mekanizmaları da hücre içine konulmuştur. Hasarlı kromozom bölgesinin tamir edilmesi ve hasarlı kromozom bölgesinin çıkarılarak yenisinin üretilmesi en önemli mekanizmalardır. Bunlar arasında “Revers transkriptaz” denilen bir hücresel enzim bulunur ve bu enzim kromozomların bir bölümünü korur. Yani, canlılardaki hücresel mekanizmalar, kromozomlarda kazara meydana gelen değişiklikleri devam ettirme yönünde değil, tam aksine tamir edip orijinal şeklinde döndürmek şeklinde hareket etmektedirler. Bu şekilde türlerin orijinalliği, saflıkları ve sağlıkları korunmaktadır.

   Değişik türler dediğimiz zaman, öncelikle kromozom sayılarındaki farklılıklar anlaşılır. Mesela, insana çok benzeseler bile maymunlarda toplam 48 kromozom vardır. Demek ki Darwin’in iddia ettiği gibi maymun türü insan türüne dönüşmüş ise 2 kromozom genetik yapıdan eksilmiştir. Hem de tesadüfen.

   Peki yukardaki izahlar ve bilgiler ışığında bu mümkün müdür? Yani herhangi bir maymunun kromozomu eksildiği zaman onun hücresindeki tamir  mekanizmaları devreye girmeyecek midir? Sonraki maymunların sağlıklı olması ve türün orijinalliğinin korunması için çalışmayacak ve “bundan böyle yeni bir tür olarak devam edeceğiz mi” diyeceklerdir?

   Ayrıca bu değişiklik sağlıklı bir yeni türe mi, yoksa genetik hastalığı olan bir maymuna mı sebep olur? Bu değişiklik tesadüfen olması için büyük bir ihtimalle güneş vb. radyasyonlar sonucu olacaktır. Peki günümüzde gözlediğimiz bu duruma göre, kendisini korumaya çalıştığımız radyasyona kazara maruz kalan anneler daha mükemmel ve sağlıklı bebekler mi doğuruyorlar, yoksa Down gibi hastalıklı bebekler mi?

   İnsan eliyle zaman zaman 2 ayrı tür eşleştirilerek yeni bir cins üretilebilmektedir. Mesela at ve eşek çiftleştirilmek sureti ile katır üretilmektedir. Ancak, tabiatta türün orijinalliğinin korunması kanunu vardır ve üretilen katır bir başka katır ile çifleştirilmek sureti ile yeni bir katır üretilememektedir. Zira, katır kısırdır.

  Genetik bu bilgiler ışığında kabul edilmesi gereken şey, türlerin baştan (değişik mertebelerde su unsuru da yapıda yer almak suretiyle) ayrı ayrı  meydana gelmesidir (Yaratılmasıdır). “Tesadüflerle” genetik yapıda ve kromozomlarda oluşan değişiklikler sağlıklı yeni türlere değil, sadece çeşitli genetik hastalıklı bireylerin doğmasına yol açarlar. Onlar da kainattaki türlerde saflığın korunması kanunu sebebiyle soylarını devam ettiremezler…

 

وَاللّٰهُ خَلَقَ كُلَّ دَٓابَّةٍ مِنْ مَٓاءٍۚ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖي عَلٰى بَطْنِهٖۚ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖي عَلٰى رِجْلَيْنِۚ وَمِنْهُمْ

 مَنْ يَمْشٖي عَلٰٓى اَرْبَعٍؕ

 

Allah hareket eden her canlıyı bir sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimi de dört ayak üzerinde yol alır…[1]

Allah (CC), bizleri ve tüm insanları kainata insafla ve şuurla bakan kullarından eylesin

Selametle

 


[1] Nur.45



Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page