top of page

Dünya Canlılar için Nasıl Hazırlandı?

  • Editör
  • 26 Oca
  • 4 dakikada okunur

Bismillahirrahmanirrahim


   Kainatta var olduktan sonra, dünyanın önce bir ateşküre halinde olduğu söylenir. Daha sonra zaman içinde soğuyarak şimdiki haline dönüşmüştür. Ancak, yeryüzünün bu soğumasında da geçmişte “buzul çağı” denilen dönemlerin geçtiği ifade edilir. Bunların 5 tane olduğu belirtilir.  Bu dönemlerde, tarih öncesi pek çok hayvan çeşidinin yaşadığı tespit edimiştir. Dev fil çeşidi olan mamutlar, büyük ayılar gibi dev hayvanların bu dönemde yaşadıkları ve daha sonra nesillerinin tükendiği ifade edilir.

   Tarihin çeşitli dönemlerine ait dev insan iskeletlerinin de bulunduğu çeşitli kaynaklarda yer alır. Halbuki evrimciler bunlardan pek bahsetmezler. Hep Neanderhaller gibi insandan daha ilkel yapıda insan benzeri canlılardan bahsederler. Ayrıca, ancak devasa boyutta insanlara ait olabilecek boyutta pek çok kalıntı ve eşyaya da çeşitli arkeolojik çalışmalarda rastlanmıştır. Bu kalıntıların bir kısmı, Kur’anda geçen ve çok iri cüsseli oldukları ifade edilen Ad kavminin mıntıkasında bulunmuştur. [1]

   Dünyanın atmosferinin oluşması da ilginçtir. Atmosferin İlk önce anaerobik  canlıların yaşamasına elverişli olduğu, daha sonra ise bu canlılar vasıtası ile aerobik hale yani oksijen ihtiva eden şimdiki bir haline dönüştüğü tahmin edilmektedir.

   Dünya, ısı yönünden pek çok dönem geçirdikten sonra, insanın yaşaması için en uygun ısıyı elde ettiği son halini almıştır. Bu arada, insan nesli için tehlike oluşturacak olan dev hayvan nesilleri de ortadan kalkmıştır. Ortadan kalkmış olan bu hayvanlar ve dev bitkilerin daha sonra insanların kullandıkları petrol gibi fosil yakıtlara dönüşmeleri ise dikkat çekicidir. Böylece, tarih öncesi bu varlıklar da bir şekilde insanın hizmetine verilmiş olmaktadır.

   Dünyanın yaşam için hazırlanmasındaki bir diğer husus da demirin var olmasıdır. Demir elementi, bilindiği gibi canlıların oksijenden faydalanmasında ana unsur olan hemoglobin molekülünün yapı taşıdır. Ayrıca, medeniyetlerin oluşmasına öncülük eden silahların, yani kılıç ve kalkan gibi eşyaların da temel taşıdır.    

   Dünyanın oluşumunda ilk başta var olmayan demir elementinin öncelikle yıldız patlamaları sonucu güneş sistemine ve dünyaya, meteorlar ile yer kabuğuna, arz bünyesinden çekirdeğe doğru bir indirilme olayı sonucu dünya denklemine dahil olduğu tespit edilmiştir. [2]

   Bu durum, yani demirin sonradan dünyaya indirilmesi, mucizevi bir şekilde bir ayette ifade edilir

… وَاَنْزَلْنَا الْحَديدَ فيهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ…

… pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik… [3]

   Ayrıca, Hadid suresi 57.nci sure olup bu rakam da demirin izotoplarından birisinin atom ağırlığına denk gelir.

   Dünyanın hazırlanmasındaki bir diğer unsur da sudur. Dünya gezegeninin % 75’i sudur. Canlıların vücutlarının da % 70-80’i sudan oluşur. Vücuttaki biyolojik faaliyetler için su elzemdir. Üreme faaliyetleri için de su gereklidir. İşte, dünyanın canlıların yerleşmesine hazırlanması için su (değişik mertebelerde) hayati derecede önemlidir.

… وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْء…

Hayatı olan her şeyi sudan yarattık.[4]

   Nitekim Hz.Adem’in (as) vücudunun da su ihtiva eden topraktan (yani çamurdan) yaratıldığı ayetlerde ifade edilir.

   Yeryüzünün iskana elverişli olması için yeryüzü katmanları önce birbirine doğru kayarak üst üste gelmişler, kuvvetli kısmı dağları ve daha zayıf kısımları ise aşağı doğru dağların yeraltı uzantılarını oluşturmuşlardır.[5] Bu durum, adeta bir kazığın yere çakılmasını çağrıştırır.

وَالْجِبَالَ اَوْتَادًا

Dağları da birer kazık kılmadık mı?[6]

   Ayrıca, bu yapılar yeryüzü mantosunu oluşturur. Bütün bunların da devamlı olarak hareket halinde oldukları, çok yavaş şekilde daha alttaki tabaka üzerinde yüzdükleri tespit edilmiştir. Hatta bu durumun çok uzun devirler önce kara parçalarının bitişik olması ve sonradan ayrılmasına örnek olduğu, günümüzde de bu durumun devam ettiği ve kara parçalarının birbirinden yılda birkaç cm uzaklaştığı açıklanmaktadır.

… وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِۜ 

Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler….[7]

   Oluşan bu dağ yapısı kompleksinin de ayrıca “izostazi” denilen yeryüzü statiğini (dengesini) sağlamada rol aldıkları tespit edilmiştir. Bu durum da mucizevi şekilde Kur’anda belirtilir.

… وَجَعَلْنَا فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِهِمْ 

Arzda da onları çalkalar diye baskılar oturttuk[8]

Yeryüzünde onları sarsmasın (süratle dönen Dünya’nın dengesi bozulmasın) diye, sabit dağlar yarattık…[9]

   Bu ayette, yeryüzünde denge unsurları yaratıldığından bahsedilir. Bunlar arasında değişik unsurlar olmakla birlikte dağların daha yoğun olan yerin altına uzanan kısımları da vardır.  

İBRET

   Bazı jeologlar, Kur’andaki ayetlerde dağların depremlere mani olduğunun yazıldığını söylüyorlar. Gerçeğin ise tam tersi olduğunu iddia ediyorlar.

   Halbuki, öncelikle Kur’anda dağların depremleri önlediği gibi bir ifade yok. Ayette deprem yani “Zilzal” kelimesi yok. Kur’anda baskı unsurlarından ve dengenin korunmasından bahsediliyor. Jeoloji ilmi,  yeryüzü kabuğundaki dengenin sağlanması için dağların ağırlığının önemli olduğunu bulmuştur. Yani, dağlar depremlerin sebebi değildir. Depremlerin sonucudur. Ancak oluştuktan sonra yeryüzündeki genel dengenin sağlanmasında rol almaktadırlar. Bu denge, yerkabuğunun statiğinden (İzostazi) yerçekiminin düzenli dağılımına, tabiat olaylarının düzenlenmesinden yeryüzünün dönüş hızının belli bir seviyede olmasına kadar pek çok unsuru ihtiva eder. Bu denge bozulduğunda dünyanın dengesi de sarsılacaktır.  Dağlarla ilgili ayetler, işte bu durumlara işaret eder. Bu da mucizevi şekilde bilimsel gerçeklerle uyumludur. 


   Yeryüzü, canlıların yaşamasına ve iskanına elverişli kılınmakla birlikte diğer canlılar da insanın hizmetine sunulmuştur.

هُوَ الَّذي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ جَميعًا

O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı….[1]

   Dünyadaki canlılardan faydalanma durumumuza baktığımızda, gerçekten de dünyadaki diğer unsurların yanı sıra  diğer canlıların da bize hizmet ettiğini görürüz. İneklerin sütünü içeriz. İnekler yavrularının ihtiyacından çok daha fazla süt verirler.  Arılar kilolarca bal yapar. Bu kadar balı kendilerinin tüketme imkanı yoktur. Tavukların yumurtalarını yeriz. Tavuklar, yavru çıkacak olsa da olmasa da kendisi tüketmediği halde devamlı yumurtlar.  Ağaçlar dallarını meyve ile doldurur. Biz toplamasak hepsi çürüyecektir. İşte bu örnekler, bütün bu faaliyetlerin insan için olduğunu ortaya koymaktadır.

   Dünya, ortaya çıktığı andan itibaren belli bir amaca hizmet için devamlı olarak ve düzenli bir şekilde şekillenmiştir. Öncelikle, canlıların yaşaması için dünya uygun bir ortam haline getirilmiştir. Üzerinde yaşamaya başlayan canlılar da devir devir değişmiştir. Dünyanın canlılar yönünden en son şekillenmesi de insan unsuru odaklı ve onun hizmetinde olacak şekilde gerçekleşmiştir.

 

Dünyaya bir bak, ne müthiş eser

Her haliyle, Yaradanın kudretine baktırır

Üstündeki her şey sana hizmet eder

İbretle sana gerçek vazifeni haykırır


Allah CC bizlere kainata bakıp ibret alan kullarından olmayı nasip eylesin

Selametle


[1] Bakara.29


[3] Hadid.25.

[4] Enbiya.30

[6] Nebe.7

[7] Neml.88

[8] Enbiya.31

[9] Enbiya.31

Son Yazılar

Hepsini Gör
Kur'an Ayetleri Dağlar için Ne Diyor?

Bismillahirrahmanirrahim    Yeryüzünün iskana elverişli olması için yeryüzü katmanları önce birbirine doğru kayarak üst üste gelmişler,...

 
 
 

Комментарии


bottom of page